İllede ben seçilcem diye…

İnsanı anlamak mümkün değil?
Herkes idareci olmak istiyor.
Mart ayında belediye başkanları seçimleri var ya!
Aman bi talibi var bi talibi var, saymakla bitmez.
Manisa’da illede ben seçilcem diye mücadele edecekler.


Tamam hadi sen seçildin diyelim. 
Belediyenin idaresi hakkında bilgin var mı?
Sen başkan olmadan önce kimin işini yasalara uygun bir şekilde yaptığını biliyor musun?
Her daire başkanının liyakatli olup olmadığını nasıl anlayacaksın.
Hizmet vereceğin şehrin gereksinmelerini biliyor musun?


Başkan olduğunda her kararını özgürce alabilecek misin?
Parti büyükleri; adamına iş isterse ne yapacaksın?
Önce liyakat diyebilecek misin?


Kentin gereksinmeleri için açılan ihaleler. 
Ah! O ilaheler başımın etini yedi dedirtecek misin?


Çevrenden iş talepleri olacak.
“Başkanım bu kardeşimiz sizin seçilmeniz için gece gündüz çalıştı.
Kendisine belediyemizde bir iş verelim artık” diye gevrek gevrek gülüşlere ne cevap vereceksin.


Binlerce çalışanın olacak.
Onların dertlerine çare olabilecek çözümler bulacak zamanın olacak mı?
Önce kentin yardıma muhtaç insanlarına aş ve iş diyebilecek misin?
Bozuk yollar, caddelerin kenarlarında oluşan su göletlerini.
Veresiye sürülmüş tarla gibi olmuş sokakları ne yapacaksın?
Bütün bu zorlukların üstesinden gelebilecek misin başkanım? 


***


Haa bu arada…Aklıma geldi.

Acaba yöneticileri adil ve dürüst olan halk mı sağlıklı ve iyi olur? 
Yoksa halkı adil ve dürüst olunca mı yöneticiler adil ve ehliyetli olur?
Elbette her ikiside olmalıdır.
Ama ikinci olmadan birincinin olmayacağını da görelim artık. 


Bu yönetici dediğin kişiler halkımızın içinden çıkmıyor mu? 
Bu İnsanları yetiştiren aileler bu ülkenin insanları değil mi?
Bu insanları eğiten (eğitim sistemimiz)i kim uyguluyor? Öğretmen.
Uygulayan bu öğretmenler bizim insanımız değil mi? 
Çürüme ailede ve okulda başlar.
Sonra topluma ve kurumlara yayılır.

***

Kıssadan Hisse…

Ömer Hayyam bu günlerimizi görmüş olmalı ki bu sözleri etmiş. 
Girme şu alçakların hizmetine. 
Konma sinek gibi pislik üstüne. 
İki günde bir somun ekmek ye ne olur. 
Yüreğinin kanını iç de boyun eğme şu ahlaksızlara! 
Bir ömrü heba etmeye değmez bi somun ekmek için. 
Varsın aç öldü ama adaletsizlerin önünde eğilmedi desinler.

Ömer Hayyam 1048-1131 yıllarında yaşamıştır. 
İnsanoğlunun 18 asır önce yaşadıklarını bu güne aktarmış! 
İnsanlığın devam eden bi hastalığıdır, bel kırıp gerdan bükmek. 
Kula kul olmak her devrin geçerli mesleğidir. 
Ömer Hayyam “girme şu alçakların hizmetine” demiştir.
Oysa şimdiki insanlar çukurlara hizmet için yarışıyorlar.
 

Yorum Yaz
  • UYARI: Konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren cümleler veya imalar, inançlara saldırı, şiddete teşvik yorumları onaylanmamaktadır.